Yine düşünüyorum şu sıralar. İnsanı, insanın bâtınını, zâhirini. İnsanın içinde yaşadığı toplumu. Karşılıklı olarak toplumların şekillendirdiği kültürleri, kültürlerin şekillendirdiği toplumları ve bu iki olgunun etkilediği insanları.
Doğayı, kâinatı. Bir karıncayı mesela. Bir arıyı. Arının yolunu bekleyen çiçeği. Çiçeklerin kokusunu, var olmanın anlamını, içinde barındırdığı tüm gizemi. Düşünüyorum gaflet içindeki onlarca ruhu. Sonra kendimi düşünüyorum. Nereden gelip nereye gittiğimi. Düşünmeyi de düşünüyorum. Düşünmenin altında yatan sırrı. Çağımızı düşünüyorum mesela. Çağın getirdiği değerleri. Çağın değerleriyle insani değerlerin uyumunu.
Bu çağın insanını düşünüyorum. Umursamazlığını, yozluğunu, anlamsızlığını. Dediğim gibi gaflet olgusunu düşünüyorum.
Ne kadar acı bir gerçek olduğunu...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder